Kalp Damar Hastalıkları
Trafik kazalarından sonra ölümlerin ilk sırasını kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler almaktadır. Kan yağlarının yükselmesi,
damar duvarında birikmesi ve damarların sertleşmesi sonucu ateroskleroz gelişir. Damarlardaki kan akımının engellenmesine
bağlı olarak kalbin çalışması aksamaya başlar, kalp kasının zayıflaması, kalp yetmezliği, kalbi besleyen damarların tıkanması
gibi durumlar yaşamı tehdit eden sonuçlar doğurur. Hipertansiyon dolaşımla ilgili bir rahatsızlıktır ve bu gruba girer.
Kalp hastalıklarında TBT (tıbbi beslenme tedavisi) uygulamalarının en az ilaçlar kadar yaşamsal önemi vardır.
Kolesterol düzeylerinin 240’ın üzerinde olması, kolesterol düzeyi 180 olanlara göre kalp krizi riskini 2 kat artırmaktadır.
Dolayısıyla kolesterol düzeyini benzer oranlarda azaltmak kalp riskini de benzer oranlarda azaltacaktır.
FOLİK ASİT, B6 ve B12 ÖNLEMEDE YARDIMCI
Diyetteki folat yetersizliği ve kalıtsal folat metabolizmasındaki değişiklikler kanda
homosisteinin artmasına neden olarak damar sertliğinin oluşmasına zemin
hazırlar. Dolayısıyla folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin yeterli miktarlarda alınması
damar sertliğinin önlenmesi açısından önemlidir.
DIŞARIDAN DEĞİL, MEYVE-SEBZEDEN ANTİOKSİDAN
Kalp damar hastalığı riskini azalttığı belirtilen ve günümüzde çok popüler olan
çeşitli besin maddeleri vardır. Antioksidan vitaminler ve selenyum gibi antioksidan
özellikteki maddelerin kalp damar hastalığını önleme açısından pek yararı yoktur.
Gözlemler, antioksidan desteğin damar sertliği riskini azalttığını gösteriyorsa da,
bu durum klinik çalışmalarla kanıtlanmış değildir. Destek amaçlı antioksidan
destek ürünlerinin dışarıdan alınması önerilmese de; antioksidan özellikteki
besinlerin, özellikle meyve ve sebzelerin alınması faydalı olabilir.
Hali hazırda folik asit ve diğer B grubu vitaminlerin damar hastalığı riskini
azalttığını kanıtlayan bilgiler de yetersizdir. Folik asit, B6 ve B12 vitaminleri kan
homosistein düzeyini düşürürse de, tedavide klinik olarak beklenen sonuçlar
alınamamıştır. Flavonoitler meyve ve sebzelerde bulunan ve damar sertliği riskini
azalttığı düşünülen bir grup maddeler olup bunların etkileri de tam anlamıyla
belirsizdir.
KAN KOLESTEROL DÜZEYİNİ ETKİLEYEN ETMENLER:
1-Bireye Bağlı Olan Etmenler:
BESLENME ŞEKLİ:
Eğer yağlı yiyecekleri çok fazla tüketiyorsanız kanınızdaki LDL seviyesiyükselecektir. Kolesterol; et, peynir gibi hayvansal gıdalarda ve hazır gıdalarda çokça bulunur.Bunları sık tükettiğinizde vücudunuz daha çok doymuş yağ ve kolesterol emer. Bu da kan yağlarınızın yükselmesine ve kalp damar sağlığınızın bozulmasına neden olur.
HARAKETSİZ YAŞAM:
Diyet kadar önemli bir risk faktörüdür. İstatistikler fiziksel aktivite ile kolesterol düzeylerinin direkt ilişki olduğunu göstermektedir. Fiziksel aktivitesi az olan kişilerde HDL düşük, LDL yüksektir ve koroner arterlerde plaklar oluşmaktadır.
VÜCUT AĞIRLIĞI:
Hafif şişman ve şişman olmak kalp hastalıkları için risk faktörüdür. Bu kişilerin
kanlarında kolesterol ve trigliserid miktarları oldukça yüksektir. Amerikan Kalp Birliği aşırı
şişmanlığı kalp-damar hastalıkları açısından büyük risk faktörü olarak kabul etmektedir. Çünkü
aşırı şişman kişiler hareketsizlerdir ve beslenme alışkanlıklarında yağlı yiyeceklerin payı çok
yüksektir. Bu da arterlerde plak oluşumunu hemen hemen garantilemektedir. Kilo artışı kan
kolesterol miktarınızın artmasına, kilo verişinizde iyi kolesterolünüzün artmasını ve kötü
kolesterolünüzün düşmesini sağlar.
BEL ÇEVRESİ:
Bel çevresinin önemi de unutulmamalıdır. Günümüzde yapılan araştırmalar
sonucu bel çevresinin erkeklerde 94cm’i kadınlarda 80cm’i geçmesi kalp hastalığı için risk faktörü
sayılmaktadır.
SİGARA:
Sigara içenler yüksek kolesterol seviyeleri açısından risk grubundadırlar. Sigara
içenlerin arter iç duvarlarının yüzeylerinde düzensizlikler oluşur ve bu düzensiz yüzey daha çok
yağ tutulumuna sebep olur. Sigara içenlerde HDL miktarları yaklaşık olarak %15 azalmaktadır.
Genellikle hareketsiz yaşantı tarzına eğilimlidirler. Düşük HDL düzeyleri ile tütünün toksik etkileri
bir araya geldiğinde kalp krizi riskinin arttığı görülmektedir.
AŞIRI ALKOL TÜKETİMİ:
Aşırı miktarlarda tüketilen alkolün karaciğere zarar verici, kolesterol ve
trigliserid düzeylerini yükseltici etkisi vardır.
Obezitede vücuttaki yağ dokusunun artması, trigliserit metabolizmasının
hızlanması, serum kolesterol düzeyinin yükselmesi, kalp hastalıklarının
gelişmesine neden olmaktadır. Birçok çalışmada obezitenin, kalp ve damar
hastalığı ile ilişkili ölümlerin önemli bir habercisi olduğu bulunmuştur. Amerikalı
111,195 kadının 16 yıl boyunca izlendiği bir çalışma olan Hemşireler Çalışmasında
(Nurses Study) obez (BKİ >29 kg/m2) bireylerde kalp ve damar hastalıklarına
bağlı ölüm hızları, zayıf bireylerin (BKİ < 21 kg/m2) ölüm hızlarının dört katı
olarak bildirilmiştir.
Obezite ile kalp damar hastalıkları arasındaki bağlantıya ilişkin kanıtlar
epidemiyolojik çalışmalardan elde edilmiştir. Diğer kardiyovasküler risk
etmenlerinin kontrolü için yapılan bir çalışmada, 26 yıllık izlenim sonunda, obezite
(BKİ > 29 kg/m2) ve hafif şişmanlığın (BKİ= 25-29 kg/m2) , kalp hastalıkları ile
ilişkisi doğrulanmıştır. Bunun yanı sıra koroner hastalıklarda daha az rastlanan,
ancak kötü bir risk etmeni olan sol ventrikül hipertrofisi, inme ve kardiyak
yetersizliğin de herhangi bir yaşta, BKİ ile beraber arttığı görülmektedir. Vücut
ağırlığı, sol ventrikül büyüklüğünün ve duvar kalınlığının en güçlü
belirleyicilerinden birisidir.
Obezite, kalp hastalıkları üstündeki riskini, kısmen kardiovasküler risk etmenleri
üstündeki etkisi aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Kardiovasküler risk etmenleri
geleneksel olarak, iki katagoriye ayrılmıştır: sigara alışkanlığı, dislipidemi (yüksek
total kolesterol ve düşük yüksek dansiteli lipoprotein -HDL), diyabetin kontrolü
gibi kontrol edebilen etmenler ve yaşın ilerlemesi, cinsiyet, genetik etmenler gibi
kontrol edilemeyen etmenlerdir. Yapılan bir çalışmada, bir yıl süreyle kapsamlı
yaşam tarzı değişiklikleri (düşük yağ içerikli vejetaryen diyet, sigarayı bırakma,
stres ile baş edebilme eğitimi ve orta dereceli egzersiz), yaklaşık 10 kg ağırlık
kaybına yol açmıştır. Bu grubun % 82’sinde koroner arter lezyonlarında gerileme
görülmüştür. Başka bir çalışmada, orta dereceli ağırlık kaybının, kalp hastalıkları
üzerindeki etkisi gösterilmiştir. Önceden geçirilmiş miyokard enfaktüsü öyküsü
olan hastalara, yağ içeriği azaltılmış, çözünebilir lif ve vitaminlerle desteklenen
bir diyet verilmiştir. Bir yıl sonra, ağırlık kaybı 7.1 kg’ a ulaştığında, kardiyak
rahatsızlıklarında, toplam kardiak rahatsızlıklarına bağlı ölümlerde anlamlı bir
azalma olduğu görülmüştür.
1)Kalp ve Damar Hastalıklarında Tıbbi Beslenme Tedavisi İlkeleri
Yaşam Boyu İyileştirici Diyet:
Bu diyetin açılımı daha az doymuş yağ ve kolesterol, bol posa içeren ve sağlıklı kilonuza
kavuşmanızı ya da kilonuzu koruyacak enerjiyi sağlayan beslenme programıdır(Bunu
planlarken günde 200mg’ın altında kolesterol ve toplam enerjinin %7’sinin altında doymuş
yağ içermesine dikkat edilmelidir
eslenmenizin Kolesterol ve Doymuş Yağ İçeriğini Azaltmak İçin;
Günlük et porsiyonunuzu azaltmalısınız. Haftada 1 kırmızı et, haftada
2-3 balık, haftada 1-2 tavuk veya hindi, haftada 2 kez de kuru baklagil
tüketmelisiniz.
- Etlerin az yağlısını ve yağsız kısımlarını tercih etmelisiniz(tavuğun
- göğüs kısmı, kırmızı ette ise yağsız dana eti gibi).
- Pişirme yöntemi olarak kızartma ve kavurmayı değil fırınlama,
- haşlama ya da ızgara yöntemini tercih etmelisiniz.
- Peynir, süt, yoğurt gibi doymuş yağ içeriği ve kolesterol içeriği olan
- besinleri az yağlı veya yağsız olarak tüketmelisiniz.
- Hamur işi, pasta, börek, kurabiye gibi yağ içeriği yüksek besinleri
- beslenme alışkanlığınızdan çıkarmalısınız.
- Sakatat tüketmemelisiniz(İşkembe, dil, ciğer, böbrek, dalak vb.).
- Yumurtayı haftada en fazla 2 kez tercih etmelisiniz.
- Aşırı tuzlu ve yağlı besinlerden uzaklaşmalısınız.
Kötü kolesterolünüzü düşürebilmek için yapacağınız yaşam boyu değişiklik diyetinde yapmanız
gereken diğer önemli nokta da posa miktarını arttırmaktır.
Posa Miktarını Arttırabilmek İçin;
- Ekmeğinizi kepekli, çavdar, yulaflı veya bol tahıllı olarak tercih
- etmelisiniz.
- Mutlaka her gün 2-3 porsiyon sebze yemeği tüketmelisiniz.
- Her gün 3-4 porsiyon meyve tüketmelisiniz.
- Beyaz makarna veya pirinç yerine kepekli makarna ya da kabuklu
- pirinç ya da bulgur tüketmelisiniz.
- Kurubaklagillere beslenmenizde mutlaka yer vermelisiniz.
Yağ Kullanımı:
Yemeklerinizi pişirirken kullandığınız yağın çeşidi çok büyük önem taşımaktadır. Asla katı yağ,
margarin veya tereyağı kullanmamalısınız. Yemeklerinizi sıvıyağ ile pişirmelisiniz. Pişirirken
kullandığınız yağın miktarı da büyük önem taşımaktadır. Yararlı yağların bile kullanılması fazla
miktarda yağ tüketimi yine kötü kolesterolünüzü yükseltebilir ve kalp hastalığı riskinizi arttırabilir.
2) Vücut Ağırlığı Denetimi:
Bel/kalça oranınız ve kilonuz fazla ise kilo vermeniz kötü kolesterolünüzün düşmesine yardımcı
olur.
3) Fiziksel Aktivite:
Her gün en az yarım saat fiziksel aktivite yapmak gerekmektedir. Yapacağınız fiziksel aktivitenin
türü ne olursa olsun HDL kolesterolünüzü yükselecek, LDL kolesterolünü düşürecektir.
2)
- 1- İdeal vücut ağırlığı korunmalı, şişmanlık söz konusuysa diyetisyen takibinde kilo
- verilmelidir.
- 2- Aşırı yağlı yiyecekler özellikle de doymuş yağlardan zengin olan yiyeceklerin
- tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bunlar tereyağı, iç yağı, sakatatlar, aşırı yağlı
- besinler, kızartmalar, krema, kaymak vb yiyeceklerdir.Tercih edilmesi gereken
- yağlar zeytin yağı başta olmak üzere bitkisel sıvı yağlardır.
- 3- Tuz tüketimi azaltılmalı bunun yerine baharatlar ve çeşitli doğal çeşni vericiler
- tercih edilmelidir.
- 4- Posa tüketimi arttırılmalıdır. Özellikle sebze, meyve ve tam tahıl ürünlerinin
- tüketimine ağırlık verilmelidir.
- 5- Bir öğünde çok yüklü yemek yerine az aralıklarla sık sık beslenmeye
- çalışılmalıdır.
- 6- Düzenli olarak yürüyüş yapılmalıdır.
7- İlaçların yiyeceklerle etkileşimi özellikle kalp hastalarında önemlidir. Bazı ilaçlar
bazı besinlerle alındığında etkisi kalmayabilir, bu nedenle mutlaka doktor ve
diyetisyene danışılarak bu hususlar öğrenilmelidir.